13 Nis 2010

kırlarda yuvarlanmak

Gönderen Hasret Nuhoğlu zaman: 04:40 0 yorum
Babasıyla birlikte uçak oldu uçuyor. Parkta kaydıraktan kayma oyunu bittikten sonra sırada babayla kırlarda koşmak ve yuvarlanmak var. Babasıyla bizim ufaklık çimlerde yuvarlandılar sonra etrafta bir yuvarlanma modası başladı, çocuklar hep birlikte yukarıdan aşağıya çığlıklar atarak yuvarlandılar, çok mutluydular.

kum arkadaşlığı

Gönderen Hasret Nuhoğlu zaman: 04:35 0 yorum
Baharın gelmesiyle gezi alanlarımız da değişti. Şimdi populer gezi mekanlarımız parklar. Özgürlük parkı yeni favorimiz. Çocuklar için oyun parkları, yemyeşil çimler, güzel kokulu çiçekler...baharın gelişini müjdeliyor adeta. Çocuklar için de çok sosyal bir ortam. Kum alanında çocuklar sanki birbirlerini tanıyorlarmış gibi hemen diyalog kuruyorlar ve oyuna başlıyorlar. Özgür Emin kum oyuncaklarını ortaya bıraktı, arkadaşları da sırayla gelip kovayı doldurma-boşaltma işlemlerini birlikte yaptılar. Çocukların dayanışması çok doğaldı ve çok memnun oldular. Sonra işi biten küreği, tırmığı bırakıp kalan arkadaşlarına el sallayarak ayrılıyorlar, sonra yeni çocuklar gruba katılıyorlardı ta ki çocuklar sıkılana veya anneleri onları çağırana kadar....

4 Nis 2010

Lalelerin İçinde Oyun

Gönderen Mert Nuhoglu zaman: 22:49 0 yorum
Emirgan Korusunda LalelerEmirgan Korusunda Laleler (Kaynak: http://www.flickr.com/photos/65037227@N00/469029871)
Dün ailecek Emirgan Korusuna piknik yapmaya gittik. Hayatımda geçirdiğim en güzel günlerden biriydi. Özgür Emin'le çok fazla oynadık, ama yine de akşam dönerken hiç yorgunluk yoktu üzerimde.

Bu Lale Şenliklerini düzenleyen insanlara ve bu güzel çiçeklere hayat veren Rabbime özellikle teşekkür etmek istiyorum. Her tarafta, rengarenk bahçeler oluşturmuşlar. İnsanın içi açılıyor. Bizim tontiş, o büyük lale öbeklerini görünce birden heyecana geliyor, koşturmaya başlıyor.

Herkes lalelerle birlikte resim çektirmeye çalışıyor. Bir o açıdan, bir bu açıdan, farklı kombinasyonlarda... Acayip bir kalabalık vardı. İstiklal Caddesi gibi, insan grupları her yöne doğru akıp duruyordu.

Piknik yerine vardığımızda, Özgür Emin kendinden biraz büyük bir çocukla hemen top oynamaya başladı. Çok eğleniyorlardı. Büyük çocuk topu atıyor, Özgür Emin de onu kovalıyordu. Ama sonra ne yazık ki, çocuğun annesi kendi çocuğunun Özgür Emin'le oynamasını nedense istemedi. Çocuk da Özgür Emin'i dışlamaya başladı. Özgür Emin de şaşkın şaşkın bize dönüp, "neden böyle yapıyor?" der gibiydi. Neyse sonra ben Özgür Emin'le oynamaya başladım, neşesi yine yerine geldi. Bu sefer, başka iki akranı, Özgür Emin'le kendileri oynamaya başladılar. Ama bu sefer de Özgür Emin çekingen davrandı. Herhalde, bir önceki çocuğun kendisine yönelik dışlayışından dolayı, biraz çekingenleşmişti. Ama sonra, öbür çocuklara biraz ısındı ve onlar ayrılırken onlara el sallayıp, öpücük gönderdi.

Özgür Emin'le oyun oynarken, kısa süreli de olsa, başka insanlarla da iletişim kurmak çok güzel oluyor. Hem eğlenceli sohbetler oluyor, hem de Özgür Emin de böylece insanlara karşı daha yakın ve arkadaş canlısı oluyor. Ama işte ne yazık ki, bazen ilk çocuğun annesi gibi insanlar, düşmanca davranışlarda bulunabiliyor. Hayatta güzelliklerle birlikte zorluklar da var. Bunlara da sabretmeyi küçüklükten itibaren öğrenmek gerek, diye düşünüyorum. Bu yüzden, Özgür Emin'in bu tip sorunlarla karşılaşmasına annesi ve ben izin veriyoruz; ama sonrasında onunla oynayarak, onun dikkatini başka güzelliklere yönelterek, sıkıntıları büyütmeden aşabilmeyi öğrenmesine de yardımcı olmaya çalışıyoruz.

Mesela, o ilk çocuğun dışlayıcı davranışına rağmen, ikinci çocuklarla yeniden ilişkiye girmesi için onu teşvik ettik. Bunlar çok canayakındılar. Özgür Emin önce çekingen davrandıysa da, biraz sonra onlara ısındı. Hayat hep inişli çıkışlı.

Sonra koşarken, bir amca Özgür Emin'e fındık vermek istedi. Yaşlılarla iletişim kurmak, bir çocuk için en değerli şeylerden biri bence. Çünkü yaşlılarla çocukların arasında özel bir ruhsal yakınlık var. Onlar birbirleriyle daha içten ve samimi bir şekilde ilişki kuruyorlar. Özgür Emin'e "Haydi amcanın hediyesini al" dedim. Utangaç bir şekilde aldı. Sonra da ona "Haydi amcaya el salla ve öpücük yolla" dedim. Amca da çok mutlu oldu.

Biraz daha koşturduk. Fındıklarımızı yedik. Sonra Özgür Emin'e "Fındıklardan iki tanesini amcaya götür" dedim. Gittik birlikte ve amcaya verdi. Yaşlı amca ve hanımı çok sevindiler. Özgür Emin'e bir sürü dua ettiler.

Tüm parkı neredeyse koşarak dolaştık ki oldukça büyük bir parktı. Yokuş aşağı yukarı, koşturup durduk. Lale öbeklerinin bulunduğu yerde, yere serilip resimler çektik. Bir de yokuş aşağı, Özgür Emin'le sarılıp yuvarlandık. Çok zevkli bir şey bu.

Bir tane sincabı çok yakından gördük. O kadar şirindi ki. Ağacın dibine inmiş. İnsanların yere attıkları çekirdek kalıntılarını yiyordu. Minicikti. Kuyruğu kıvrılmış. İki eliyle çekirdeği çit çit hemen temizliyordu. Ve acayip kıvraktı. Çocuklardan biri korkuttu sincabı. Sincap anında koca ağacı tırmandı. Yandaki ağacın dalına zıpladı. Tüm çocuklar sincabın etrafına toplandı. Hepsi çok heyecanlanmıştı.

Parkta çok sayıda ilginç çocuk oyun parkları vardı. Bir tanesi çok güzeldi. Büyük çocuklar için yapılmış, askeri eğitim malzemelerine benzeyen bir parktı. Mesela salıncaklar, araba lastikleriyle yapılmıştı. Aynı anda 8-10 çocuk birden birbirine bağlanmış lastiklere biniyordu. Baştan ve sondan iki kişi salıncağı sallıyor, 8-10 çocuk hep birden sallanıyordu. Kaydırağa tırmanmak için, çocuklar iple kendilerini yukarı doğru çekiyorlardı. İki direk arasına çekilmiş kalın bir tel boyunca gidip gelen bir alet vardı. Çocuklar alete tutunup tel boyunca kayıyorlar, sonra telin içindeki sıkışan yayın etkisiyle, ters yönde geri dönüyorlardı. Özgür Emin hayranlıkla çocukları seyretti. O da istedi orada oynamayı, ama bunun için en az 6-7 yaş büyümesi gerekiyor :)

Emirgan Parkındaki lale resimlerini Flickrdan izleyebilirsiniz. İyi seyirler :)
 

Ozgur Eminin Bebek Gunlugu Copyright © 2009 Baby Shop is Designed by Ipietoon Sponsored by Emocutez