10 Nis 2011

Özgür Emin 3 Yaşında

Gönderen Hasret Nuhoğlu zaman: 08:35 0 yorum
Özgür Emin 3 yaşını kreşte kutladı, arkadaşları ve öğretmenleriyle birlikte.
En sevdiği arkadaşları Duru, Rabiş ile birlikte doğum günü eğlencesinde...
Akşamında evde Özgür'ün arkadaşları Batuhan ve Bilge ile doğum günü pastasını üflerken...

Özgür Emin'in Van Gezisi

Gönderen Hasret Nuhoğlu zaman: 08:26 0 yorum
Özgür Emin ile uçağa bindik, hedefimiz Van. 1,5 saatlik yolculuktan sonra karların arasından geçerek uçaktan indik. Yılın ilk karını görmenin heyecanını yaşıyorduk. Bizimkilerle hasret giderdik, minik Eymen ile Özgür'ün karşılaşması çok komikti, birbirlerine sarılıyorlar, bir yandan da yerlerini sabitlemeye çalışıyorlardı. Van'da ilk gittiğimiz yer karlarla kaplı bir tepeydi, orada doyasıya kartopu oynadık, karda yuvarlandık, sırılsıklam olduk ama çok eğlendik. Özgür Emin karları alıp havaya fırlatıyordu. 

Özgürcük ilk karını geçen yıl Ağrı'da görmüştü bu yıl da Van'da. Karda dolaşmak, ayak izlerinin kara çıktığını görmek onu çok heyecanlandırıyordu. Uzun uzun koştu karda, karın üstünde yuvarlandı. Teyzesine, dedesine kar topu atıyor bir yandan da kartopu ona gelince kahkahalar atarak kaçmaya çalışıyordu.


Özgür, minik Eymen'le çok güzel vakit geçirdi, öyle ya o artık kocaman bir abiydi, Eymen nereye gitse oraya gitmemesini söylüyor, düşünce hemen gidip yerden kaldırıyordu. Sadece oyuncak konusunda anlaşamıyorlardı, ikisi de aynı anda aynı oyuncakla oynamak isteyince ortalık karışıyordu, arada bir çığlıklar yükseliyor, sonra ağlama sesleri geliyor sonra anneler araya girip ortalığı yatıştırıyordu.
Özgür Emin abi sürekli Eymen'e birşeyler öğretmeye çalışıyordu, "Hayır Eymen öle deilll", "eymen yapma..." minik Eymen'de abisinin sözünü çok iyi dinliyordu, tabi bazen istediklerini yapsa da..
Van kültürel olarak çok farklı bir yer, doğal güzellikleriyle görülmeye değer nadir mekanlardan biri. Özellikle Van gölü manzarası çok güzel, Van gölünün kenarında güneşin batışını izlemek ve oradaki çay bahçesinde meyve çayı içmek hiç unutamayacağım anılardan biri olacak.
"Bak hele bak" ta meşhur Van kahvaltısı gerçekten çok lezzetliydi. Van'a yolunuz düşerse mutlaka gitmenizi tavsiye ederim. 
Bir haftalık Van gezimiz çok eğlenceli geçti, güzel vakit geçirdik sevdiklerimizle, ayrılış her zamanki gibi hüzünlüydü. Özgür ile Eymen birbirlerinden hiç ayrılmak istemediler, ağlayarak edilen vedanın ardından en kısa zamanda yeniden görüşmek ümidiyle ayrıldık sevdiklerimizden. Hoşçakal Van, hoşçakal geride kalanlar, sizleri seviyoruz:)




27 Kas 2010

Parmak boyası çalışmaları

Gönderen Hasret Nuhoğlu zaman: 22:37 0 yorum
Özgür Emin boyama yapmayı çok sevmiyor aslında, sınırları belli bir resmin içini boyamak onun çok fazla ilgisini çekmiyor. Ama sulu boyayla veya parmak boyasıyla saatlerce süren çalışmalar yapıyor. İstediği renkleri kullanarak hayalindekileri kağıda aktarıyor.

Bazen fırçayla bazen de parmaklarıyla arabalar yapıyor. Bu resimde fırça ile sonbahar resmi yapıyor. Ne yaptığını sorunca "ağaçç" diyor. İlk baktığınızda çok fazla ağaca benzemese de dikkatli bakınca sanki ağaçtaki yaprakların tonlarını verdiğini hissediyorsunuz. Bazen kendine düşünme zamanı da veriyor, şimdi ne yapsam acaba?

Tüyap Kitap Fuarı'nda Bir Özgür Emin Var

Gönderen Hasret Nuhoğlu zaman: 22:00 0 yorum
Tüyap Kitap Fuarı'na gitmek için sabah erkenden yola çıktık. Uzun ve zorlu bir yoldan sonra ulaştık fuar alanına. Özgür Emin'e birkaç gündür kitap fuarına gideceğimizi söylüyordum, hepimiz çok heyecanlıydık. Fuarda çocuk kitapları için özel standlar açılmıştı. En çok ilgimizi çocuk kitapları çekiyordu. Özgür Emin ile kitaplar arasında doyasıya dolaştık, yorulduğumuzu dinlendiğimiz zaman anlıyorduk, sonra geziye devam. Fuarda çok fazla çocuk gördük, anne babalarıyla birlikte kitaplar arasında dolaşıyorlardı, şaşkınlıkla.

Özgür Emin ilk defa bu kadar kitabı bir arada gördü, çok da kalabalıktı. Bir yandan kitaplar, bir yandan çocuklar, kalabalık nereye bakacağını şaşırıyordu. Hikaye kitapları bölümünde, kendi kitaplarını kendisi seçti. Kitaplar arasında seçim yaparken zorlansa da sonunda mutlaka hoşuna giden kitaplar çıkıyordu. Tanıdığı kitapları görünce heyecanla: "Anne bak, anne baaakkkk". Sonra kendi diliyle kitabı anlatıyordu.

Kitap okuma alışkanlığını erken yaşlarda kazandırmak için kitap fuarı çok uygun bir ziyaret yeri. Kitap satın almasanız da böyle bir ortamda bulunmak bile çocuklar için çok faydalı oluyor. Özellikle de, çocuk kendi okumak istediği kitabı kendisi seçince.

Kitap fuarında dolaşmak, kitaplarla kaynaşmak, onlara dokunmak bile bize çok iyi geldi. Fuardan pek çok kitapla geri döndük. Çok yorulmuştuk ama buna değerdi. Ertesi gün aldığımız kitapla Özgür Emin ile kitap sepetimize yerleştirdik. Şimdi her akşam uyumadan önce, kitap sepetimizden seçtiğimiz kitapları sırayla okuyoruz.

18 Eyl 2010

Emniyet Kemerli Köpek Arabaları

Gönderen Mert Nuhoglu zaman: 07:22 3 yorum
Özgür Emin'le yaptığımız köpek arabaları. (Tontişin deyişiyle havvınn)

Köpekleri üzerine koyup arabaları fırlatıyorduk, Özgür Emin'le. Arabalar, duvara çarpınca, köpekler fırlıyordu. Oradan aklıma Özgür Emin'e emniyet kemerinin önemini nasıl anlatabilirim, sorusu geldi. "Emniyet kemeri takalım mı?" diye sordum, Özgür Emin'e.

Fizik olsun, kimya olsun, her türlü bilimi aslında çocuklara yaşlarına göre uygun şekilde göstermek mümkün. Tüm bilimler, aslında çocukların merakını ve hayalgücünü çok cezbediyor.

Sizin de aklınıza gelen ilginç bilimsel veya teknik konuların, çocuklara gösterilmesine yönelik farklı fikirler varsa, lütfen aşağıdaki yorum kısmından bizimle paylaşın.



14 Eyl 2010

Kelebekler gibi özgürlük

Gönderen Hasret Nuhoğlu zaman: 06:18 0 yorum
Özgür Emin'in son üç aylık resimlerinden oluşturduğum kolaj. Kelebeklerin uçuşu gibi akıp gidiyor zaman, geriye sadece anılar ve fotoğraflar kalıyor. Bu resimde Özgür her yerde: evde, kreşte, oyun parkında, mutfakta, bahçede ve neler neler yapıyor: oyuncaklarıyla oynuyor, dişlerini fırçalıyor, uyuyor, uyanıyor, parkta kayıyor, muziplikler yapıyor, pozlar veriyor...Onun yaşamının kısa bir özeti sanki. Sadece istediği olmadığı zaman ve annesinden ayrılmak zorunda olduğunda mutsuz, diğer zamanlarda tüm çocuklar gibi her şeyle bir şekilde oyun oynamaya ve mutlu olmaya çalışıyor.

12 Ağu 2010

Tontiş nöbette uykuya kaldı

Gönderen Mert Nuhoglu zaman: 00:44 0 yorum


Bir gece, Tontiş ve Tipiş kamp kurmaya karar vermişler.

Tontiş demiş:
"Bak Tipiş, eğer nöbette uyursan, hiç acımam seni ıslatırım."

Tipiş demiş:
"Ha ha ha, sen kendine bak be! Bana uyku vız gelir."

Tontiş:
"Göreceğiz bakalım. Pilin biterse, bunu sana hatırlatacağım."

O gece, çok karanlık bir geceymiş. Çıt çıkmıyormuş. Bir an Tipiş korkmuş:
"Yahu Tontişçim! Şuradan bir ses geldi. Bir baksana neymiş!"

Tontiş:
"Miyav miyavdır, Tipişçim. Korkma tırmalamaz seni."

Tipiş:
"Ne tırmalamasıymış! Ben onu görürsem bir hevlerim, korkusundan pencereden aşağı atlar."

Tontiş:
"Tabi canım, geçen günkü kediye kuyruğunu kaptırmamak için tırıs tırıs bana kaçtığını unuttun mu?"

Tipiş:
"Ama o kedi değildi ki, bir canavardı."
...

Tontiş ve Tipiş böyle tartışmaya bir başladılar mı, saatlerce susmazlardı. Sonunda niye tartıştıklarını unuturlar da ancak o zaman tartışma biterdi.

Vakit ilerledikçe, Tontiş gözünü açık tutamaz olmuştu. Şöyle bir uzanayım boynumu dinlendirmek için, dedi. Tipiş o sırada terliği ısırıyordu. Tontiş, başını yere koyar koymaz, uykuya dalmış. Rüyasında köpekler, kediler birbirlerini kovalıyordu. Tontiş de peşlerinden koşuyordu.

Tipiş Tontiş'e hevledi, ama imkanı yok uyanmıyordu. Kendi içinden dedi: "Ya kim uyuyakalmış gördün mü? Bir de bana diyordun... He he he." Uyumadığı için kendisiyle gurur duyuyordu. Ben de bari kediler gelecek olursa, Tontişi koruyayım da sabahleyin kahraman olurum, deyip Tontişin koynuna sokuldu. Fakat çok geçmeden Tipişin de pili bitti ve rüya alemine daldı.
 

Ozgur Eminin Bebek Gunlugu Copyright © 2009 Baby Shop is Designed by Ipietoon Sponsored by Emocutez