25 Ağu 2008

Özgür Emin taktikleri- 1

Gönderen Hasret Nuhoğlu zaman: 05:00 0 yorum


Özgürcük kendisiyle ilgilenilmesini nasıl sağlar? ilk önce yumuşak yumuşak sesler çıkartır, kendi kendine oyalanır havasındadır. zamanla yavaş yavaş ses tonu yükselmeye başlar ve seni yanında görmek istediğini söylemeye çalışır. Seni görünce şirinlikler yapmaya başlar ve onu kucağına almanı istercesini kollarını açıp gülümser. Sen de ona gülümser ve arkanı dönersin, tam o sırada bir çığlık duyulur ve artık kucağına almaktan başka çaren yoktur. Kucağa alındığında sevinç tepinmeleri yapar, gülerek sesler çıkartmaya başlar, birden bire masumlaşmıştır. Biraz önce çığlık atan, ağlayan sanki kendisi değilmiş gibi gayet mutlu bir poz takınır. İnsanı kendine o kadar güzel bağlar ki, işin de olsa onunla birlikte zaman geçirmekten çok hoşlanırsın:)

Özgür Emin'in korkuları

Gönderen Hasret Nuhoğlu zaman: 04:48 0 yorum
Özgür Emin bebekken sürekli irkiliyordu, biz de onun korktuğunu düşünüyorduk. Halbuki bu davranışları korku değil bir tür reflekmiş. Aslında korku öğrenilen bir duygu. Bazı günler biraz tedirgin davranışlar sergiliyor. Mesela anne sütü içmeye başladığında birden arkasına dönüp dakikalarca bakıyor, sanki birileri var da onlarla konuşuyormuş gibi. Sonra emmeye devam ediyor ama her 3 saniyede bir arkasına bakıp tekrar sütünü alıyor. Bazı geceler çok ağladığında ve ben diğer odada olduğumda beni birden görünce korkuyor ve daha çok ağlamaya başlıyor. Belki beni birdenbire görünce korkuyor olabilir diye artık yanına giderken yumuşak bir sesle benim orada olduğumu söylüyorum. Bir defa da o uyurken yanına yatmış onu izliyordum, birden gözlerini açtı ve beni görünce irkildi. Normalde uyandığı zaman yanında beni görünce hemen gülüyor ve konuşmaya başlıyor. Veya sakin sakin kendi kendine oynuyor. Arada bir de olsa bu tür korkuya yönelik tutumları beni biraz endişelendirse de sanırım bu da bir tür refleks.

22 Ağu 2008

Tontis ve Tintis

Gönderen Mert Nuhoglu zaman: 01:47 1 yorum

Tontiş ve Tintiş, birlikte resim çektirmişler:

Tintiş: Şaşkaloz gibi bakma, gülümse!
Tontiş: Şşşt, sessiz ol! Çekim yapıyorlar.

20 Ağu 2008

Tontisin uyku maceralari

Gönderen Mert Nuhoglu zaman: 03:04 1 yorum
1. Sırt üstü yatılır
2. Ağza emzik alınır
3. Gözler kapatılır
4. Kollar iki yana w harfi şeklinde açılarak teslim olma pozisyonu alınır
5. Bacaklar karo şekli oluşturacak şekilde serilir
6. Uykuya geçilir
7. Eldeki ve ayaktaki parmaklar ara ara flüt çalarmış gibi yavaşça hareket ettirilir
8. Çene aşağı yukarı ve içeri geri hareketlerle emzik emilir. 1 dakika emme, 1 dakika durma şeklinde periyodik hareket yapılır.
9. Ciyaklama vakti gelinceye kadar mışıl mışıl uyunur.

19 Ağu 2008

Kayisi Tontis

Gönderen Mert Nuhoglu zaman: 02:12 1 yorum
Tontişimizin bugünkü maceraları: Tontiş bu sabah kayısı olmaya karar verdi. Bunun için, tontişe kayısı sarısı renkli elbisesini giydirdik ve sonra kayısının tadına baktık. Hiç fena değil, biraz daha olgunlaşırsa tam şekerpare olacak.
Tontiş bu sabah usluydu, Allah'a şükür. Gözlerini bir yere dikiyor, kendi başına hareketler ve sesler çıkarıyor, bacaklarını havaya kaldırıyor, bir de ağzında emziğini tüttürüyor. Değmeyin keyfine. Yanına yatınca, yüzünü bana çeviriyor ve sonra her zaman yaptığı gibi, burnumu yalamaya başlıyor. Çok sever tontişçik, burun yalamayı. Öyle küçük olduğuna kanmamak lazım, dişleri çıksın, anne sütü dışında bir şeyler yemeye başlasın, iyice hırpalayacak bizi.
Genellikle, yüzümü ona yanaştırdığımda, başka yönlere bakmayı tercih ediyordu, fakat bu sabah öyle yapmadı. O da bana baktı. Eliyle de aradabir yüzümü okşuyordu. Gerçi arada elini ağzımın içine de hiç rahatsız olmadan sokuyor, dişlerime ve dilime de dokunuyordu. Kendisi normal insanların rahatsız olduğu tükürük gibi maddelerden hiç rahatsız olmaz. Hatta kendi ayağını bile memnuniyetle yalayabilir. Gerçi el yalamak kadar tadı hoşuna gitmiyor, ama aradabir tadına bakmayı gerekli buluyor yine de.

16 Ağu 2008

bıcı bıcı macerası

Gönderen Hasret Nuhoğlu zaman: 23:59 0 yorum
Özgür Emin'in göbeği 15. gününde düştü. Ertesi gün babannesiyle birlikte banyo yaptırdık. İlk banyosu biraz zorlu geçti. Çok ağladı. Sonraki günlerde babasıyla düzgün tutamadığımız, biraz da korktuğumuz için haftada bir banyo yaptırıyorduk. Yine ağlıyordu. Ama banyo yaptırma şeklimiz çok komikti. Küvetinde filesi olduğu halde babası sıkı bir şekilde onu tutuyor, ben de vücudunu yıkıyordum. O zamana kadar ağlamıyordu, bir yandan da kulağına su kaçmasın diye sıkı sıkı kapatıyorduk kulaklarını, başından da suyu dökünce korkuyordu sanırım. Çok fena ağlamaya başlıyordu. Biz de biraz panik oluyorduk. Banyo yaptırma merasimimiz çok zorlu geçiyordu. Aradan iki ay geçtikten sonra, kardeşimin düğünü için Çankırı'ya gittiğimde bir akrabamızbeni bebeğimizi banyo yaptırırken gördü ve hemen elimden aldı bebeği. Sonra o kadar hızlı ve basit bir şekilde yıkadı ki, ne bebek ağladı ne kendisi stres oldu. Onu görünce eve gelir gelmez bebeğimizi banyo yaptırdım. Gerçekten de bizim tekniğimizden dolayı bebek ağlıyormuş. Bebeğimiz şimdi her gün banyo yapıyor ve çok mutlu. Onu küvetine yatırdığımda konuşuyorum onunla, gülümsüyorum, ona suyun sıcaklığını soruyorum ve her hareketime karşılık veriyor. Mutlu ve huzurlu bir şekilde banyomuzu yapıyoruz. Sonra annemiz bebeğine masaj yapıyor. Zaten banyodan sonra bebeğimiz huzurlu bir şekilde mışıl mışıl uyuyor.

Yeni oyuncak fikri: mekanik el

Gönderen Mert Nuhoglu zaman: 02:47 0 yorum
Bizim bebeğin en sevdiği oyuncağın insan eli olduğundan artık emin oldum. Dişlikler, garip kuklalar, emzikler hiçbiri insan eli kadar ona cazip gelmiyor. Elimi çekiyorum, hemen ağlamaya başlıyor. Emziğini çıkarıyorum, hiçbir tepki yok. Onun yüzünden bilgisayarda 5 parmak klavye kullanmayı öğrendim. Eskiden 10 parmak yazardım. Şimdi sol eli, bebeğe hasrettik mecburen. Şöyle biyonik bir el yapsalar, uzayıp büzülen, çekilip her yöne kıvrılabilen. Eğer diğer bebekler de bizim parmak canavarı gibi insan parmağı yemeye meraklıysa, bu ürün çok iyi tutabilir. Bu yazıyı, Çinceye çevirtip, alibaba.com'da mı yayınlamalı acaba?

15 Ağu 2008

Antropolojik Sorular

Gönderen Mert Nuhoglu zaman: 08:49 0 yorum
Biraz antropoloji dersi işleyelim:
Hangi insanlar, insan parmağı yerler?
Hangi insanlar buldukları parmakları yalayıp yuttuktan sonra, etraflarına kollarını sallayıp, başka el yok mu diye bakınırlar?
Dudağını yalaya yalaya dudağı kaybolan türler nelerdir?
Kendi kendine yattığı yerde, sürekli bacaklarını hareket ettirerek, sanki koşarmış veya yüzermiş gibi yapan insan türlerine ne denir?
Bir kişiye göz diktiler mi, gözlerini ondan almayan bebeklere bir örnek verebilir misiniz?
Kendi kendine oynayıp, cıvaklayan, sanki ortada çok heyecanlı bir olay oluyormuş gibi hareketler yapan insan topluluklarından örnek olarak kimi biliyorsunuz?
Bacakları havada asılı uyuyabilen insanlar kime benzer?

Tüm sorulara yanıt olarak Özgür Emin, nam-ı diğer tombiş tombalakcan verilebilir. Fakat muhtemelen kendisi gibi başka tuhafımsı minik insancıkların da bu özelliklerinin çoğu ortaktır.

14 Ağu 2008

Emziği Ağzına Alma Mücadelesi

Gönderen Mert Nuhoglu zaman: 09:42 0 yorum
Henüz tombişimiz, emziği başarılı bir şekilde ağzına sokmayı beceremiyor. Uzanabileceği mesafede emziği tutuyorum. Önce gözleriyle odaklanıyor. Biraz sonra, ellerini yavaş yavaş emziği tuttuğum yere getirmeyi başarıyor. Bazen emziği bir eliyle kavramayı başarıyor, bazense emzik yerine elimi tutuyor. Çok yavaş hareket ettiriyor elini. Sonra tuttuğu şeyi (emziği veya elimi :)) ağzına doğru yavaş yavaş çekmeye çalışıyor. Genellikle emziği ortalayarak ağzına getiremiyor. Bunun yerine, nasıl oluyorsa hep emziğin kenarını ağzının içine sokuyor. Fakat yine de ısırmaya çalışıyor emziği. Tabi muhtemelen çok tatmin olmuyor emziğin dokusundan. Bu yüzden emziği çıkarıyor. Kolunu tam önüne kadar uzatıyor. Biraz ciyaklıyor. Sonra yine emziği tekrar ağzına almaya çalışıyor, ama yine emziğin emilen kısmı yerine kenarını ağzına sokuyor. Böyle birkaç dakika uğraştıktan sonra, ciyaklamalarla emziği bırakıyor.

9 Ağu 2008

Çeşme yolculuğu

Gönderen Hasret Nuhoğlu zaman: 14:42 0 yorum
Özgür Emin ile birlikte 2 günlük bir Çeşme tatili yaptık. Özgür Emin dedesi, babaannesi ve halasını ziyaret etti. Uçakla giderken çok mutluydu. Herkese gülücükler saçtı. Etrafı inceledi. Bir ara yan koltuğa yatırdım, oyuncaklarıyla oynadı, sevinç çığlıkları attı. Üçüncü uçak yolculuğu da iyi geçti, annesine hiç zorluk çıkartmadı. İzmir'den Çeşme'ye kadar da uyudu. Çeşme'de büyük bir sevinçle karşılandı. Yan komşumuzun ikiz bebekleri vardı. Onları görünce sanki onlarla tanışmak istermiş gibi sesler çıkarmaya başladı, onlara dokunmak istedi. İkizlerden erkek olan bebek elini uzattı, birlikte konuşuyorlarmış gibi sesler çıkarıyorlardı, çok komik bir iletişim vardı aralarında. Birbirlerini dinliyor, sonra konuşuyorlardı. İkizlerin diğer bebeği Özgür Emin onunla konuşmaya başlayınca ağlamaya başladı. Karşı bahçeden Kerem ile Özgür birbirlerine çığlıklar attılar. Çok ilginç bir durumdu. İki bebek arkadaş olmuşlardı. Anneleri Özgür'ü severken ikizler de annelerinin bacaklarına sarılıyorlardı. Bazen kendilerini yere atıyorlar, bazen de ağlamaya başlıyorlardı. Bizimki ise hala ikizlerin annelerine gülücükler saçıyordu. İkizler birbirlerini kıskanmadıkları halde bizim tontişi kıskandılar. Dedesi Özgür'ü kucağından bırakmadı, halasıyla dedesi sanki birbirleriyle yarıştılar, kucaklarına almak için. Uyurken gözünü birazcık açsa uyandı diye kucaklarına alıyorlardı. Bu kadar ilgi Özgür'ü de çok mutlu ediyordu. Akşam uyku saatinden bir saat sonra uyudu, annesi tatilde olduğu için geç uyumasına izin verdi. İstanbul'a dönüşte uçağa bindiğimiz sırada çok uykusu gelmişti. Uyuyamayınca sinirlendi ve ağlamaya başladı. O kadar çok ağladı ki...Çevredeki insanlar yardım etmek amacıyla pek çok öneride bulundular. Tam uykuya dalacakken hostes konuşunca tekrar ağlamaya başladı, sanırım korktu biraz veya rahatsız edildiği için sinirlendi. Uçuş boyunca uyudu ama uyuyana kadar biraz zorladı annesini. Yolculuklar bebeğimizi biraz yordu. Ama farklı ortamlara girmek, farklı insanlar tanımak, onları incelemek Özgür'ün hayal dünyasını ve zihinsel gelişimini olumlu yönde etkiliyor bence. 

5 Ağu 2008

Anne & Bebek iletişimi

Gönderen Hasret Nuhoğlu zaman: 02:32 0 yorum

Özgür Emin bebeğim, beni sanki hissediyor. Konuşmasak da birbirimizi kalpten hissettiğimize inanıyorum. Geçen gün çok üzgündüm ve uzun bir süre ağladım. Ben ağlarken gözlerimin içine buruk bir şekilde baktığını hissettim. Benim acımı anlıyor ve bana destek olmak istiyormuş gibi bir havası vardı. Beni güldürmek ister gibi şirinlikler yapıp, gözlerinin içiyle bana gülümsüyordu. Ben de bebeğimiz ağlamadan önce sanki hissediyorum. Bazen bebeğimiz uyurken bir ara aklıma geliyor ve yanına gidiyorum, bakıyorum ki canım uyanmış yatağında kendi kendine oyunlar oynayıp sesler çıkartıyor. Beni görünce de sevincinden ne yapacağını şaşırıyor. Çok tatlı bir bebek..Maşallah :) Bebeğimizle aramızda çok güçlü bir iletişim var. Anne ile bebek yakınlaşması bu olsa gerek.

Dünden bugüne Özgür Emin

Gönderen Hasret Nuhoğlu zaman: 02:20 0 yorum
Özgür Emin ilk dünyaya geldiğinde çok şirin bir bebekti. Kendini sadece ağlayarak dünyaya tanıtıyordu. Refleks hareketleri çok fazlaydı, herhangi bir seste hemen irkiliyordu, uyurken bile esniyordu:) Çok komik hareketleri vardı. İlk ayında hareketleri biraz değişmeye başladı. Sanki beni tanıyordu, sesimden, kokumdan belki, ama diğer insanları tanımıyordu. Ağlama tonu da yavaş yavaş değşiyordu. "maaa", "maaaa" diyerek ağlıyordu. Hiç gülmüyordu, çok ciddiydi. İkinci ayında yüzünde hafif hafif gülümseme ifadeleri başladı. Hafif gülümsüyor sonra birden suratını ciddileştiriyordu. Biz de gülüyor diye seviniyorduk, ama meğer o da bir refleksmiş. Üçüncü ayında artık anne-babanın dışında çevresindeki diğer insanları da tanımaya, onları dikkatli bir şekilde incelemeye başladı. Gülücük sayıları arttı. Artık daha bilinçli hareketler yapmaya başladı. Şimdi sanki insanın gözlerinin içine bakarak tepki veriyor. Tüm yüzüyle gülümsüyor, bir ricada bulunmak için ağlıyor. Ağlama şekilleri de çok farklılaştı. Farklı istekler için farklı ağlamalar yapıyor. Acıktığı zaman, kucağa gelmek istediği zaman veya uykusu geldiği zaman farklı tepkiler gösteriyor. Akşam dokuz olunca uyuyor ve belli saatlerde uyanıp karnını doyuruyor (gözleri kapalı olmasına rağmen).

Sabah erken saatlerde...

Gönderen Hasret Nuhoğlu zaman: 01:54 0 yorum
Sabahları Özgür Emin çok erken uyanıyor. Sabah altıdan sonra onu yanıma alıyorum. Kendi kendine sesler çıkarıp, oyunlar oynuyor. Arada bir bana dokunuyor, sanki anneciğim uyan da birlikte oyun oynayalım der gibi. Bazen gözlerimi hafifçe açıyorum, o da bana bakıyor, hemen gülümsüyor. Bana bakarken tüm yüzü gülüyor. Biraz onunla konuşunca o da karşılık verir gibi sesler çıkarıyor. Annesini sabahları erken uyandırmaya çalışıyor. Benim de en çok istediğim şey zaten. Bebeğimizin sesiyle ve neşesiyle uyanmak çok mutlu ediyor beni, sabah sabah pozitif bir enerji ile yükleniyorum. Birlikte spor yapıyoruz. Tabi onun yaptığı hareketleri yapmam imkansız. Bacaklarını yukarı kaldırıp ayaklarını ortada birleştiriyor. Çok hareketli... 
 

Ozgur Eminin Bebek Gunlugu Copyright © 2009 Baby Shop is Designed by Ipietoon Sponsored by Emocutez