31 Mar 2009

Özgür Emin'in mesajı

Gönderen Hasret Nuhoğlu zaman: 00:50 0 yorum

Özgür Emin'in mesajı:

24 Mar 2009

Tontis Ne Yapiyor?

Gönderen Mert Nuhoglu zaman: 03:57 0 yorum

Sizce Tontiş burada ne yapıyor?

a) Kaslarını geriyor

b) Yemekten kaçıyor

c) Oyun oynarken bayılmış numarası yapıyor

d) Öğle uykusunu alıyor

22 Mar 2009

Müzik ve Mirildanma Meraki

Gönderen Mert Nuhoglu zaman: 08:52 0 yorum

Özgür Emin'in son günlerde dikkatimizi yeni çeken özelliği mırıldanmaları. Henüz çok net anlaşılır bir kelime söylemiyor, fakat mırıldanmayı çok seviyor. Günün her vaktinde, farklı ses tonlarıyla mırıldanıyor. Eğer biz de ona mırıldanarak karşılık verirsek, sanki sohbet ediyormuşuz gibi, daha da fazla mırıldanıyor. Bir de bizim mırıldanışımızdaki ses tonuna göre, onun da ses tonu değişiyor. Heyecanlı bir ses tonuyla mırıldandığımızda, ağzını sonuna kadar açıp gülerek çığlık atmaya başlıyor. 

Ayrıca müziğe karşı da vücut hareketleriyle tepki veriyor artık. Müzik duyduğunda, kollarını kaldırıyor, bazen de müziğe eşlik eder gibi hafifçe kollarını oynatıyor.

20 Mar 2009

O çatal benim... O çatal da benim

Gönderen Mert Nuhoglu zaman: 01:55 0 yorum
Geçtiğimiz Pazar günü Zeyneller ve Ömer Ağbiyle birlikte Çamlıcadaki kurufasulyeciye gittik. Tontiş her zamanki gibi bir dakika olsun durmadı. Sürekli bir hareket, sürekli bir muziplik. 
Bir ara, annesi çok yorulduğundan, tontişi bana verdi. Kucağımda oturuyordu. Benim de elimde çatal. Hemen çatalın kendisine ait olduğuna karar verdi ve uzanarak elimden aldı. Neyse dedim, başka bir çatal aldım. Bir an durdu, yeni çatalın da kendisinin olduğuna karar verdi, elindeki çatalı bıraktı, uzanıp benim elimdekini aldı. Neyse dedim, bari tontişin bıraktığı çatalı kullanayım dedim. Fakat bu sefer de kendi elindeki çatalı bıraktı, benim çatalımı yine aldı. Böyle belki 20-30 defa kendi elindeki çatalı bırakıp, elimdeki çatalı yeniden aldı. 
Bunları yaparken çok ciddi ve odaklanmış oluyor. Neyse, bu rutin hareketler sırasında biz de biraz vakit bulup, arkadaşlarımızla sohbet edebiliyoruz. 

Bıcı bıcı

Gönderen Hasret Nuhoğlu zaman: 01:48 0 yorum

Artık banyo yapmayı çok seviyorum. Önceleri suyun içinde durmaktan çok korkardım, ama şimdi oyuncaklarımla ve suyla oynamak çok hoşuma gidiyor. En çok da suya elimi vurup annemle babama su sıçratmayı çok seviyorum, şap şap şappp:)

Banyodan korkan arkadaşlarıma sesleniyorum: Arkadaşlar!!!! banyo yapmak çok eğlenceli, elini suya çarpıyorsun hem ses çıkıyor hem de her yere su sıçrıyor. Başımdan su dokülürken ben de biraz ağlamaklı oluyorum ama o zaman da ayağımı suya vurup daha çok su sıçratıyorum, hehh hheee:) bebeklik bu işte!!

Özgür Emin mutfakta

Gönderen Hasret Nuhoğlu zaman: 01:31 0 yorum
Özgür Emin artık ayaklandı. Annesi mutfakta yemek yaparken hemen emekleyerek veya bir yerlerden tutunarak mutfağa geliyor, sonra dolapları, etraftaki eşyaları karıştırıyor. Mutfakta en sevdiği eşyalardan biri de bulaşık makinası. Makinanın içindeki temiz tabakları, kaşıkları oynamak çok hoşuna gidiyor, aslında kirli bulaşıklar da hiç farketmezdi. Kaşıkları, çatalları tek tek çıkartıyor, sonra dayerine yerleştiriyor, hiç bıkmadan usanmadan. 

Şimdilerde yeni merakı buzdolabı. Ne zaman buzdolabının kapısının açıldığını görese bir heyecanla yanına geliyor ve içeri dalıyor. Meyve sularını çıkartmaya çalışıyor. Bunları yaparken de sürekli değişik sesler çıkartıyor.

Bazen ben salonda birşeylerle uğraşırken hemen mutfağa yöneliyor, sonra da hızlı hızlı oraları karıştırmaya başlıyor. Arkasından geldiğimi farkettiğinde o kadar çok heyecanlanıyor ki, çığlık atıp kaçmaya çalışıyor.

Evde sürekli bir kaçma-kovalama etkinliği var. Eğer evde bir sessizlik hakimse ve tontiş ortalıkta gözükmüyorsa anlayın ki bir muziplik peşindedir. Ya mutfakta tencereleri dolaptan çıkartmış onlarla oynuyordur, ya da kitaplıktaki kitapları yere indirmiş içlerine bakıyordur.

12 Mar 2009

Potansiyel Tehlike

Gönderen Mert Nuhoglu zaman: 00:51 0 yorum
Özgür Emin artık potansiyel bir tehlike haline geldi. Sabahleyin, kendi başına dolanıp, tüm yer ve köşeleri didik didik ederken, bir adet raptiye bulmuş ve ağzına almış. Annesine bakarken, yaramazca gülüyormuş. Annesi ağzının arasından kırmızı bir şey görmüş, hemen gidip ağzından çıkartmış raptiyeyi. Fakat tontiş, bu yaptığından dolayı çok mutlu bir şekilde gülmeye devam ediyor.
Artık emeklemeyi ve az çok yürümeyi başardığı için, evde araştırılmadık köşe bırakmıyor. Şimdi burada, iki dakika sonra, tekerlekli sandalyemin altına girmiş oluyor, sonra bilgisayarın arkasına giriyor, biraz sonra da başka bir odaya gitmiş oluyor. Bazı yerler neyse de, mutfak ve salondaki cam ve tencerelerin olduğu dolapları karıştırması, tontişin artık iyice potansiyel bir tehlike haline gelmesine sebep oluyor. Fakat tontiş yaptıklarından dolayı çok mutlu. Hareket etmek, sürekli yeni bir yerleri karıştırmak, kayıp eşyaları bulmak ve elbette kullanılan eşyaları kaybetmek, en sevdiği işler haline geldi.

9 Mar 2009

Yemegimizi Paylasalim

Gönderen Mert Nuhoglu zaman: 23:34 0 yorum
Geçtiğimiz pazar, babamlar kahvaltıya bize gelmişlerdi. tontişin eline ekmek parçası vermiştik. Tontiş, ekmek yemeyi çok seviyor. Bazen ağzına alıyor, onu uzunca evirip çeviriyor. Bazen parmaklarıyla küçük bir parça koparıp, ağzına atıyor. uzun uzun olmayan dişleriyle ekmeği çiğneyip yutuyor. Biz de bu sırada rahat rahat kendi işimize bakabiliyoruz.
Babam bir ara tontişe bakıyordu. Tontiş, ekmekten küçük bir parça ekmek kopardı. Babama doğru uzattı. babam ağzını açtı. Tontiş ekmeği babamın ağzının içine koydu. Sonra bir parça daha kopardı, bu sefer kendi ağzına koydu. Ağzını şapırdata şapırdata ekmeğini çiğnedi.

7 Mar 2009

tontisle yürüme alistirmalari

Gönderen Mert Nuhoglu zaman: 22:15 0 yorum

salondaki koltukların arasındaki boşluğu biraz genişlettik. yere oturuyoruz. tontişin ilgisini çeken plastik bir su şişesini alıp koltuklardan birine doğru atıyorum. sonra tontişi ayağa kaldırıp arkasından hafifçe destekleyiyorum. biraz da heyecanlanması için tontişe tezahürat yapıyorum. tontiş su şişesini almak için koltuğa doğru tutunmadan ilerliyor.

kollar önde, her adımda sallana sallana, zombi gibi ilerliyor. yaklaşık 8-10 adım atınca koltuğa ulaşıyor. su şişesini tutunca, yine tezahürat yapıyorum. çok heyecanlanıyor ve çığlıklar atıyor. yanına gidip, o heyecan sırasında su şişesini alıyorum. bu sefer öbür tarafa geçip, şişeyi almaya gelmesi için, şişeyi sallıyorum. heyecanla bana doğru yürüyor. böyle 5-10 tur atıyoruz...

Elleri Birakarak Yurume

Gönderen Mert Nuhoglu zaman: 02:39 0 yorum

Tontiş yürüme alıştırmaları yapıyor. Yaklaşık bir iki aydır eşyalara tutunarak yürüyordu, fakat kendi başınayken ellerini bırakıp yürümüyordu. Şimdi birkaç gündür ellerini bırakıp kısa yürüme alıştırmaları yapıyor. Beşiğinin bir tarafından diğer tarafına ellerini bırakarak yürüyor. 

Oyun alanındayken, çok sevdiği kalemlerinden birini alıp biraz uzağa doğru fırlatıyorum. İlk birkaç adımı ellerini bırakarak yürüyor. Birkaç adımdan sonra genelde poposunun üstüne düşüyor. Sonra emekleyerek devam edip kalemi alıp, bana geri getiriyor.

5 Mar 2009

Ozgur Emin'in sevmedigi seyler:

Gönderen Mert Nuhoglu zaman: 17:32 0 yorum
- yatarken üstünün örtülmesi
- yemek yedirilmek (bazen)
- annesinin birkaç dakikadan daha uzun süreyle görüntü menzilinden çıkması
- beşik veya oda gibi sınırlı bir alanda kısıtlanmak
- sıkıştırılarak sevilmek
- yıkanmak (bazen)
- uyandığında kimsenin yanında bulunmaması
- yürürken düşmek ve kafasını bir yere çarpmak

Her Seyi Tutayim

Gönderen Mert Nuhoglu zaman: 03:14 0 yorum
Özgür Emin'in komik tavırlarından biri de her şeyi aynı anda tutmaya çalışması. Masamda otururken, hemen kalemlerime doğru uzanıyor ve bir kalem alıyor. Bunun üzerine ben başka bir kalem buluyorum, onunla çalışmaya başlıyorum. Bu sefer benim elimdeki kaleme uzanıyor. Neyse, onu da veriyorum, ayrı bir kalem alıyorum. Bu sefer onu da almaya çalışıyor. Fakat yeni kalemi alınca, elindeki kalemlerden birini bırakmak zorunda kalıyor. Bu sefer düşürdüğü kalemi fark ediyor, onu almak için, elindekini bırakıyor. Bu böyle devam ediyor.

Benzer şekilde, özgür emin, bisiklete bindiğinde oluyor. Bisikleti sürerken, yolda yürütecini fark ediyor. Hem bisikleti sürüyor, hem de yürüteci itiyor. Sonra çamaşır sepetini görüyor, bu sefer çamaşır sepetini de elini alıyor. Ta ki düşünceye kadar bu böyle devam ediyor. 

4 Mar 2009

Özgür Emine Yeni Alan

Gönderen Mert Nuhoglu zaman: 03:32 0 yorum
Özgür Emin sürekli yeni yerler keşfetmek istiyor. Beşiği ona dar geliyor. odanın içinde gezmek istiyor. Ama odanın içine bırakınca, zaman zaman düşüyor, kafasını sert bir şekilde eşyalara vuruyor. Ayrıca etraftaki kabloları çekerken, elektronik aletleri bozabiliyor. 
Bu yüzden, çalışma odasında ona sınırlı bir alan oluşturdu annesi. yere hasır ve battaniyeleri serdi. Çıkış yerlerine, sert kalın yastıklar koyduk. bunları aşamıyor. böylece bilgisayarlar ve özgür emin güvende kalıyor. Ancak bizimle içiçe yürüyüp dolaştığından kendini mutlu hissediyor. 
Geçen üniversiteden Yaman Barlas adlı hocamın söylediği bir şey vardı: Çocuklar için oyuncaklar çekici gelmiyor, çünkü hepsi kalıp olarak birbirine benziyor. Bütün oyuncaklar yumuşak ve yuvarlak hatlarla tasarlanmışlar. çocuklar için köşeli, sert cisimler daha ilginç geliyor. Bizim tontiş de, oyuncaklardan ziyade, etraftaki kalemler, cep telefonları, klavye, mouse, kablolar, tahta parçaları vs. daha farklı şeylerle ilgileniyor.

3 Mar 2009

Uyanik Ozgur Emin

Gönderen Mert Nuhoglu zaman: 08:05 1 yorum
Bebeğin beşiğinin yanında duvara asılmış bir sepet var. Özgür Emin, bu sepetin içindeki tüm eşyaları çıkarıp yere atmayı çok seviyor. Annesiyse bunu yapınca ona kızıyor, her tarafı dağıttığından.

Annesinin çalışma masası, beşiğin tam önünde. Çalışırken, sırtı bebeğe dönük olduğundan bebeği göremiyor. Özgür Emin, annesi ona bakıyorken, başka şeylerle uğraşıyor. Ne zamanki, annesi sırtını dönüyor, hızla sepetin oraya gidiyor, sonra eşyaları çıkartıyor. Annesi ona dönünce de yakalandığını anlıyor, birden çığlık atıyor.
 

Ozgur Eminin Bebek Gunlugu Copyright © 2009 Baby Shop is Designed by Ipietoon Sponsored by Emocutez