Biraz önce, Hasret'in yanındaki su şişesini almak için eğilmiştim. Tam o sırada, Hasret hızlı davranıp su şişesini kaptı. Şaka olsun diye "vermem" dedi. Özgür Emin de yanımızdaydı, birden gözleri gülerek açıldı, bizi heyecanla izlemeye başladı. Sonra ikimiz birden şişeye asılmaya başladık. Sonunda ben şişeyi zorla kaptım. Özgür Emin'in yüzündeki gülücük birden şaşkınlığa döndü. Bunun üzerine Hasret annemiz de "ühhü ühhü" diye ağlar gibi yaptı. Özgür Emin, çok üzüldü. Hemen bana geldi, elini uzatarak benden şişeyi istedi. Şişeyi ona verdim, o da şişeyi hemen annesine uzattı.
Küçücük çocuğun, daha şimdiden adalet duygusunu bilmesine hayret ettim. Allah insanı işte böyle yavaş yavaş terbiye ederek olgunlaştırıyor :)
31 Oca 2010
28 Oca 2010
Kar tontişi
Salı günü her taraf karla kaplanmıştı. Özgür Emin'i alıp, sahile götürdük. Her taraf çok tenha ve güzeldi.
Özgür Emin, karın içinde yürümekten büyük zevk alıyor. Ama henüz kış ayakkabısı yok. Hiçbir ayakkabıyı beğenmiyor. Şu an giydiği ayakkabı yaz ayakkabısı. Kendi ayakkabısını o kadar çok seviyor ki, başka ayakkabıları giymiyor. Ayakları soğusa da, bundan şikayet de etmiyor. Ama geçen sefer, eldivensiz bir şekilde kara çıkmıştık. Bir süre sonra elleri çok üşüdüğünden, ağlamaya başlamıştı. Eldiveni yoktu. Bu yüzden, bir sonraki kara çıkarttığımızda, eldiven yerine çorap giydirdik ellerine. Çok sevdi bunu.
Karın içine ayağını basıyor. Ayağının karın içine batması, çok hoşuna gidiyor. Taş yoldan yürümek yerine, karda bata çıka yürümek istiyor.
Özgür Emin, karın içinde yürümekten büyük zevk alıyor. Ama henüz kış ayakkabısı yok. Hiçbir ayakkabıyı beğenmiyor. Şu an giydiği ayakkabı yaz ayakkabısı. Kendi ayakkabısını o kadar çok seviyor ki, başka ayakkabıları giymiyor. Ayakları soğusa da, bundan şikayet de etmiyor. Ama geçen sefer, eldivensiz bir şekilde kara çıkmıştık. Bir süre sonra elleri çok üşüdüğünden, ağlamaya başlamıştı. Eldiveni yoktu. Bu yüzden, bir sonraki kara çıkarttığımızda, eldiven yerine çorap giydirdik ellerine. Çok sevdi bunu.
Karın içine ayağını basıyor. Ayağının karın içine batması, çok hoşuna gidiyor. Taş yoldan yürümek yerine, karda bata çıka yürümek istiyor.
19 Oca 2010
saklambac oyunu
Özgür Emin saklambaç oyunundan çok hoşlanıyor, bir de kalabalık bir grupla daha da eğlenceli oluyor. Özgür Emin saklambaç oyunu oynayacağında çok heyecanlanıyor ve saklanacak bir köşe aramaya başlıyor. Koşarak bir yere saklanıyor, saklandığı yerler genelde koltukların kenarı, yatağın yanı gibi yarı görünen yerler. Heyecanla yakalanacağı anı bekliyor. Arayan kişi Özgür Emin nerede diyerek başka yerleri ararken, ona yaklaşıldığını ve yakalanacağını hissettiğinde birden çığlık atıyor ve koşmaya başlıyor. İlk başlarda hep aynı yere saklanmaya çalışıyorken sonradan farklı yerleri de keşfetmeye başladı. Ebru halasıyla saklambaç oynarken halasının paltonun arkasına saklandığını görünce bir sonraki seferde saklanma yeri belli oldu. Ayaklarının göründüğünü fark etmeden paltonun arkasına gizlendi ve sesler yaklaşınca çığlıkla yakalandığını ilan etti. Babası saklandığında (Buzdolabının kapağını açıp arkasına saklanmıştı) onu aslında gördü ama o da bizim gibi sanki görmemiş de arıyormuş gibi dolapların kapağını açıp arama numarası yaptı sonra da babasını buldu ve sıra Özgür Emin'e geçtiğinden dolayı sevindi. Bu oyun saatlerce sürebilirdi Özgür için ama malum yetişkinlerle oynanınca erken bitmek zorunda kalıyor:)))
12 Oca 2010
minik eymenimi cok seviyorum:))
Bizim Özgür abi olunca minik kuzenine bakmak zorunda hissediyor kendini. Bebek ne zaman ağlasa nerede olursa olsun koşarak bebeğin yanına geliyor, usulca yanına çıkıyor ve emziğini ağzına yerleştirmeye çalışıyor, emziği almayınca da kızarak kendi dilinde bir şeyler söylüyor. Bazen de içinden öpmek geliyor, durup dururken yanına gidip yanağını sıkıyor ve yavaşçacık öpüyor. Aralarında güzel bir sevgi bağı da kurulmuş durumda. Geceleri Eymen ağlayınca uyanıyor "of offff" diye söylenip duruyordu. Yine uyandırdı beni, ben nasıl uyuyacağım yahuuu!!!
Havaalanında ayrılırken çok üzüldü, uzun bir süre ayrılma noktasına gitmek istedi, gidemeyince sinirlendi. Bakalım bir daha ne zaman görecek Eymen'i.
Havaalanında ayrılırken çok üzüldü, uzun bir süre ayrılma noktasına gitmek istedi, gidemeyince sinirlendi. Bakalım bir daha ne zaman görecek Eymen'i.
6 Oca 2010
Özgür Emin İshak Pasa Sarayında
5 Oca 2010
özgür emin kuzeniyle buluştu
Özgür emin yeni doğan minik kuzeni Eymen'i görmek için Ağrı'ya gitti. Annesiyle uçakla Erzurum'a gitti, oradan Diyadin'e. Uzun bir yolculuktu bizim için ama değer. Uçak havalandığında Özgürcük çok sevindi, heyecanla birşeyler söylemeye başladı, yolculuk sırasında da sürekli uyudu. En mutlu an da minik Eymenciği gördüğümüz andı.
Uzun bir yolculuktan sonra eve geldiğimizde çok yorulmuştuk ama bizim tontiş yolda sürekli uyuduğundan evde canlandı ve oyun oynamak istedi. Eymen ağladığında hemen yanına koşup emziğini bebeğin azına yerleştirmeye çalışıyor, eğer şapkası gözünü kapatmışsa geri çekiyor. Bazen de bebeğimizi kucağıma aldığımda o da kucağa gelmek istiyor. sevgi ve kıskançlık bir arada.
Özgür Emin minik Eymen'e süt içiriyor, bebek içmek istemeyince eline alıp kendisi tadına bakıyor.
- hmmmmm tadı da fena değilmiş!! arada bir ben de içsem fena olmaz:)
Uzun bir yolculuktan sonra eve geldiğimizde çok yorulmuştuk ama bizim tontiş yolda sürekli uyuduğundan evde canlandı ve oyun oynamak istedi. Eymen ağladığında hemen yanına koşup emziğini bebeğin azına yerleştirmeye çalışıyor, eğer şapkası gözünü kapatmışsa geri çekiyor. Bazen de bebeğimizi kucağıma aldığımda o da kucağa gelmek istiyor. sevgi ve kıskançlık bir arada.
Özgür Emin minik Eymen'e süt içiriyor, bebek içmek istemeyince eline alıp kendisi tadına bakıyor.
- hmmmmm tadı da fena değilmiş!! arada bir ben de içsem fena olmaz:)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)