26 Kas 2008
Tontis Ankarada
19 Kas 2008
yürümem lazım!!!
Özgür Emin dışarıyı izlemeyi çok seviyor. Pencereden ağaçları, dışarıda oynayan çocukları ve martıları izliyor. Babaannesi ile birlikte pencereden dışarıyı izliyor minik tontiş. O kadar meraklı ki dışarda olanlara çok dikkatli bir şekilde hayretler içinde izliyor etrafı. Minik eliyle de pencereden tutunuyor. O sırada dışarıda çocuklar oyunlar oynuyordu. Ben acaba ne zaman büyüyüp onlarla birlikte oyun oynayacağım. Bir an önce büyümem gerek. En çok istediğim şey yürümek, koşmak, arkadaşlarımla dışarda oyunlar oynamak diye düşünüyor galiba.
12 Kas 2008
Tontişin bir günü
Sonra yemek saati. Kahvaltıda peynir ve yumurta yiyor. Sonraki öğünlerde bazen yemek yemek istemiyor. Annesi onu çok sıkmadan oyunlar oynayarak, şarkılar söyleyerek yemeğini bitirmesi için çabalıyor. Bazen başarısız olsa da olsun yine de değer :) Yoğurt yemeyi çok seviyor ama içinde herhangi birşey olmamalı. Şimdiden yemek zevklerimiz başladı.
Uyumadan önce biraz huysuzlanıyor, ama gözleri kapalı ağlıyorsa kucağınızda biraz gezdirdikten sonra uykuya dalar. Bazen annesine sarılarak uyur, tabi annesi de fırsattan istifade onu sürekli öper, koklar:) bazen uykusunda öptüğümde gülümsüyor, çok sevimli:)
11 Kas 2008
Yaşasın artık ayakta durabiliyorum!!!

Özgür Emin, oyuncakları ile oynamaktan çok hoşlanıyor. Oyun odasında kendi kendine oyuncakları ile oynuyor. Bazen sesler de çıkarıyor sanki onlarla konuşuyor gibi. Tabi sıkılınca da ağlarım ingaaaaa!!!!!
Özgür Emin son 1 haftadır artık daha iyi oturabiliyor. Arada bir otururken yana düşse de öncekine göre daha uzun süre ve dik bir şekilde oturabiliyor. 2 gündür de artık ayakta daha uzun süre durabilmeyi öğrendi. Yatağının içini yastıklarla dolduruyorum, yatağının kenarındaki kısımlara tutunup sallanıyor, bir yandan da şarkı söylüyor. Yorulduğu veya dengesini kaybettiği zaman yastıkların üstüne düştüğü için canı acımıyor. Tekrar ayağa kalkmak için uğraşıyor, başaramayınca yardım istiyor. Eğer hemen yardım etmezsek sesini yükselterek ağlıyor. Elinden tutar tutmaz da gülümsemeye başlıyor.
Birkaç hafta içinde sanırım yürüme alıştırmasına başlarız. Yürüdüğü anı sabırsızlıkla bekliyorum. Bu arada Özgür Emin artık mammmmam, memmeee, babba, dedddde gibi sesler çıkartmaya başladı. annnee de diyor arada, bana göre bu kelimeyi daha sık söylüyor ama babası kıskandığı için söylemiyorum:)
6 Kas 2008
Alışveriş maceram
Annem ve babamla alışveriş yapmayı çok severim. Özellikle de alışveriş sepetinde oturup etrafı izlemeyi. Aslında herşeye dokunmak, tadına bakmak istiyorum ama şimdilik bakmakla yetiniyorum. Dışarıda gezerken yeni yerler görüyorum, öğrenmem gereken o kadar çok şey var ki, nasıl öğreneceğim herşeyi? Yeni keşifler yapmak çok hoşuma gidiyor. Gördüklerimin çoğunun ismini ve ne işe yaradığını bilmesem de kendi zihnimde onlara anlamlar yüklüyorum bu da çok zevkli birşey. Artık ses tonumu ve ağlama stilimi değiştirerek isteklerimi anneme anlatabiliyorum. Yemek yemek istemediğimde başımı çeviriyorum, ağzımı kapalı tutuyorum ama annem beni güldürünce hemen açıyorum ağzımı farkında olmadan, buna karşı da bir önlem almalıyım:) Annem benimle oyunlar oynuyor, yeni oyunlarla oynamak beni çok eğlendiriyor. Dik oturmak, ayakta durmak çok hoşuma gidiyorum. Kaslarım gelişse de bir an önce yürüyebilsem. O zaman her yeri dağıtırdım, özellikle babaannemin evini, orada çok ilginç şeyler görüyorum. Ne zaman birşeye dokunmaya çalışsam hemen önümden kaldırıyorlar. Ben ne zaman büyüyeceğim
:(
4 Kas 2008
Gidenlerin ardından...
Pazartesi sabah saatlerinde Özgür Emin'in büyük büyük dedesi aramızdan ayrıldı. 101 yaşında hayata gözlerini yumdu. 101 yıllık deneyimlerini, yaşantısını, arkadaşlarını, dostlarını, yetiştirdiği çocukları, torunlarını, torunlarının çocuklarını arkasında bıraktı dev çınar. Özgür Emin doğmadan önce "doğunca bana haber verin, ben hemen gelirim" deyişi hala kulaklarımda. Adana Kadirli'den o yaşında gelmeyi umut etmesi çok hoşuma gitmişti, doğumdan hemen sonra da bir kaç günlüğüne gelmişti Özgür Emin'i görmeye. Kendine has söylemleri vardı. "çoook teşekkür ederim", her fotoğraf çekildikten sonra "bu resimden isterim" demesi (bizim de her defasında tamam sana da çoğaltırız deyip hiç çoğaltmamız resimleri), arada bir sinirlenmesi, ben konuştuğumda daha iyi duyması gibi...Gidenlerin ardından yapılacak en güzel şey onu güzelliklerle anmak ve onun için dua etmek olsa gerek.
Yaklaşık 2 ay önce onu hastanede ziyaret ettiğimizde Özgür Emin'i kucağına alıp öpmek istemişti ama bizim yumurcak ağlamıştı, onu orada son görüşümüz olacağını nerden tahmin edebilirdik. Hayat işte bir gün varsın bir gün yok. O yüzden anı güzel bir şekilde yaşamak ve aldığımız her nefesten zevk alabilmek yapmamız gereken.
Özgür Emin Sefa dedesinin vefatından birkaç saat öncesinde çok ateşlendi, doğumundan beri ilk ateşli haliydi. Bizi biraz korkutsa da şimdi sağlığına kavuştu. Anne olmak anlatılamayacak bir duygu, her an farklı bir güzellik yaşıyorsun tabi farkında olana.
Sefa dedeciğim seni çok seviyoruz, gittiğin yerde nur içinde yat, insanlığa sunduğun güzellikler için sana çok teşekkürler
22 Eki 2008
her köşede mutluyum:)
Evimizin her köşesinde Özgür Emin için özel bir yer hazırladık. Salonda bir oyun köşesi var. Oyun halısı, kenarlarında yastıklar ve oyuncakları. Mutfakta mama sandalyesi, çalışma odasında yatağı ve oyuncakları. Öğleden sonraları annesi Özgür Emin ile birlikte salonda çalışıyor. Özgür Emin birkaç haftadır artık güzel bir şekilde oturabiliyor. Dün annesi oğlunu bir oyuncak kutusunun içine koydu ve sıkıldığı zaman onu hareket ettirdi. Kutunun içinde rahat bir şekilde oturabiliyor, elinde de tahta bir tokmak veya çıngırağı. Onlarla bir süre oyalanabiliyor. Sıkıldığı zaman halının üzerinde emekleme alıştırmaları yapıyor. Üç farklı eşyayı üç farklı noktaya yerleştiriyorum, tontiş de onlara ulaşmaya çalışıyor. Çok gayret sarfedip ulaşamadığı zamanlarda ağlamaya başlıyor. Benden yardım istercesine ağlıyor, kucağıma aldığım anda da gülümsemeye başlıyor.
Sürekli farklı aktiviteler içinde olmak hoşuna gidiyor. Bazen mama sandalyesinde pencereden dışarıyı izliyor, ağaçların hareketlerini inceliyor, sanki derin düşüncelere dalmış biri gibi dakikalarca düşünceli bir tavırla ağaçları izliyor. Rüzgarlı bir günse ve ağaçların dalları sallanıyorsa o da ayaklarını hareket ettiriyor.
11 Eki 2008
küsmem ki
Anne: Ama bitanem, biz seni çok seviyoruz. Sen uyurken de çok tatlısın. Hem uyusan da bizim yanımızdasın.
Baba: Senin gibi tatlı bir bebek küsemez ki, hadi gül bakalım minik tontişimiz
Tontiş: he he heeeehhhh. Küsmedim ki, şaka yaptım. Annemle babamı çok seviyorum:)
abant gezisi
babamin omzundayim
23 Eyl 2008
baba-oğul başbaşa
Bugün yaklaşık 1 saat Özgür Emin'i babasıyla yalnız bıraktım. Giderken yeni aldığımız tulumu giydirmiştim. Gelince ne göreyim. Babası tontiş ağlıyor diye eline bir muz kabuğu vermiş ve bizim tontiş afiyetle muz kabuğunu yemiş. Büyük bir hırsla sarılmış kabuğa, bir yandan eliyle sımsıkı tutarken diğer yandan dişlerini kaşımaya başlamış. Mama sandalyesine keyifli bir şekilde oturmuş, sessizce kabuğu kemirmiş. Bu işlemleri yaparken hiç sesi çıkmadığı için babası da çok mutlu olmuş.
Eve geldiğimde manzarayı görünce çok şaşırdım.
Yeni giysisi muz lekesi ile renklenmişti. Özgür'ün suratı da resimdeki gibi boyanmıştı. Tontiş beni görünce sanki bunu ben yapmadım, babam yaptı der gibi şikayet ediyordu. Anlaşılan baba ile oğul başbaşa kalınca herşey olabilir. Dikkatli olmak gerek :)
keyifli anların ardından...
Özgür Emin mama sandalyesine oturmuş etrafı izliyor. Bu resme baktığınızda ne kadar masum, ne kadar uslu bir çocuk diye düşünebilirsiniz, sakın aldanmayın bu bakışlara. Resim çekildikten 10 saniye sonra ağlamaya başladı. Kucağa gelmek istedi. Özgür Emin'in kucağa gelmek istediği nasıl anlaşılır: ilk önce kollarını yukarı kaldırır, sonra vücudunu öne doğru kaldırır ve değişik bir ses tonuyla ağlar. O zaman anlarsınız ki kucağa almaktan başka çareniz yoktur.
Ek besinlere geçiş
Özgür Emin artık bizim dünyamıza farklı bir olayla daha geçiş yaptı. Ek besinlere başladı. İlk yediği meyve kiraz suyu idi. Sonra karpuz, üzüm suları, elma ve şeftali püreleri, yoğurt. Tabi miktarları çok az. Yavaş yavaş adapte oluyor. Meyve sularını ağzına götürdüğünde ilk önce suratını buruşturuyor, sanki beğenmemiş gibi bir tavır takınıyor, sonra da devam ediyor yemeye. Yoğurt yemesi çok komik. Hapur hupur, sürekli ağzını hareket ettiriyor. Ne kadar bir şey diye düşünüyor olmalı. İlk meyve pürelesini Hatice teyzesi yedirdi, bir de sebze püresi tabi. Teyzeciğinin elinden hapur hupur yiyor sonra da yüzüne bakıp gülümsüyordu. Geçen akşam da Seda yengesinin çorbasını içti. Çok ilginç, mamaları sevmemesine rağmen çorbaları çok seviyor. Şükran teyzesi de ona turşu suyu içirdi. Turşu suyunu ağzına alır almaz yüzünü buruşturdu, ne yapacağını şaşırdı ve ağlamaya başladı, görülmeye değerdi. Akşam yemeklerinde artık bize eşlik ediyor. Mama sandalyesine oturuyor ve yemeğini yiyor. Tabi anneciği yediriyor yemeğini ama aslında Özgürcük yemeğini kendi yemek istiyor, sürekli kaşığını alma çabasında. Yakalayınca da ağzına almak için uğraşıyor. Bu konuda daha başarılı değil ama ilerde kendi başına yiyeceğe benziyor.
Bilgisayar merakı
Özgür Emin bilgisayara çok meraklı. Bilgisayarı görür görmez heyecanlanıyor. Babası çalışırken onu dikkatlice inceliyor ve yaptığı hareketleri taklit ediyor. Bilgisayarda çalışırken kucağıma aldığımda hemen klavyeye yöneliyor ve iki eliyle tuşlara basmaya çalışıyor. Bazen benim bilmediğim kısa tuşlara basıp işlemler yapıyor. Boş bir word dosyası açıyorum, heyecanla harflere basarak yazılar yazıyor, bir yandan da ekrana bakıyor ne yazdım diye...
Bilgisayar merakı şimdiden başladı. Gelecek nesiller bilgisayarla doğumdan itibaren tanışıyor, hatta anne karnındayken... Bakalım ileriki zamanlarda Özgür Emin'in merakı nasıl bir süreç izleyecek.
Özgür Emin'in uyku alışkanlıkları

Bazen kollarını açarak uyur. Teslim oldum der gibi. Eğer teslim olduysa tamamen uyuya dalmış demektir.
15 Eyl 2008
11 Eyl 2008
biberonla süt içme maceram
1. adım: Bu süt içme aleti de biraz değişikmiş, biraz inceleyelim bakalım...
2. adım: Tadı biraz değişik geldi ama yine de biraz içeyim....
3. adım: Ağzımdan çıkartsam anneme yakalanır mıyım acaba? Sanırım yakalandım :)
büyük büyük dedesine ziyaret

yine mi aşı :(
10 Eyl 2008
Yolculuk anıları
Özgür Emin ağustosun son günlerinde annesiyle birlikte Bolu'da bir kongreye katıldı. 3,5 saat süren otobüs yolculuğunda çok mutluydu. Yanımızda oturan bayanla oyunlar oynadı, herkese gülücükler saçtı, uyudu, uyandı, etrafı inceledi. Bolu yolundaki eşsiz güzellikte ormanlar çok hoşuna gitti. Bolu'da yaklaşık 4 saat annesinin üniversiteden arkadaşı ve onun annesiyle vakit geçirdi. Onları hiç üzmemiş. 2 saatlik bir otobüs yolcuğundan sonra Ankara'ya ulaştık. Yolculuk süresince hep uyudu. Aştide bizi dedesi ve teyzesi karşıladı, onlar da çok sevindiler Özgür Emin'i gördüklerinde. Bizim bıcırık da onlara gülücükler saçtı, sanki tanımıştı onları. Eve gittiğimizde biraz huysuzlandı, sürekli ağlıyordu, farklı bir yerde olduğunu hissediyordu sanki. Annesiyle teyzesi okuldaki işleri hallederken tontiş dedesiyle kaldı. Dedesi sütünü içirmiş ve altını değiştirmiş. İlk defa alt değiştirdiği için bezin yapışkanlı kısmını arkadan birleştirmiş, bizimkinin umrunda değil tabi. Dışarıda gezerken hep insanları inceliyordu, arabalar da çok dikkatini çekiyor. Kamyon geçtiğinde ürküyor birden, bazen de çok gürültülüyse ağlıyor. Artık Özgürcük biraz oturmaya başladı ve yoğurt yemeye. Teyzesinin hazırladığı meyve pürelerini iştahla yedi.
6 Eyl 2008
Calisirken bebege bakmak
Artık daha az yatmak, daha çok gezmek istiyor tontişimiz. Bu yüzden, şöyle bir çözüm bulmuştum: Çalışırken kanguruyu önüme takıyor, tontişi de içine oturtuyordum. Böylece bütün gün yatmak gibi monoton bir hayat tarzından bebek kurtuluyor ve sessiz duruyordu. Fakat birkaç günlük deneyimin ardından, tontiş bununla da yetinmemeye başladı. Kanguruya alındı mı, gezmek hareket etmek istiyor. Fakat nasıl? Bebeği gezdirirsem, ben çalışamıyorum. Ben çalışırsam, bebek ağlıyor. İkimizin arasındaki ilişki, bir kazan-kaybet ilişkisine döndü. Bunu nasıl kazan-kazan'a çevirebilirim, diye düşünüyordum.
Laptopu aldım. Belimin hizasına kadar gelen bir dolap var çalışma odasında. Laptopu onun üzerine koydum. Kanguruda, Özgür Emin, önümde laptop, ayakta çalışmaya başladım. İlkin Tontiş bu durumdan hoşlandı. Fena değildi. Hem kucakta, hem havada duruyor, emziğini tüttürüyor. Gayet hoş. Fakat sonra anladı ki, yeterli hareket yok. Yine ağlamaya başladı. Neyse, ben de biraz çalışıyorum, bir iki adım yürüyorum. Tontişle birbirimizi idare ediyoruz. Fakat arzular sınırsız. Özgür Emin giderek akıllanıyor. Zaman geçtikçe, Özgür Emin laptop önünde durur durmaz, hemen ağlamaya başladı. Öyle ki koşullanmış gibi. İki adım yürüyorum, susuyor. Laptopun önüne geçiyorum, hemen "ciyaaaak!!!".
Bu yüzden, bebek eşyası üreticilerine öneriyorum. Hareketli, karın hizasında küçük bir laptop masası yapıverin. Hem bebeğimiz gezsin, hem biz çalışalım. Her iki taraf da mutlu olsun.
25 Ağu 2008
Özgür Emin taktikleri- 1

Özgür Emin'in korkuları
22 Ağu 2008
Tontis ve Tintis

Tontiş ve Tintiş, birlikte resim çektirmişler:
Tintiş: Şaşkaloz gibi bakma, gülümse!
Tontiş: Şşşt, sessiz ol! Çekim yapıyorlar.
20 Ağu 2008
Tontisin uyku maceralari
2. Ağza emzik alınır
3. Gözler kapatılır
4. Kollar iki yana w harfi şeklinde açılarak teslim olma pozisyonu alınır
5. Bacaklar karo şekli oluşturacak şekilde serilir
6. Uykuya geçilir
7. Eldeki ve ayaktaki parmaklar ara ara flüt çalarmış gibi yavaşça hareket ettirilir
8. Çene aşağı yukarı ve içeri geri hareketlerle emzik emilir. 1 dakika emme, 1 dakika durma şeklinde periyodik hareket yapılır.
9. Ciyaklama vakti gelinceye kadar mışıl mışıl uyunur.
19 Ağu 2008
Kayisi Tontis
Tontiş bu sabah usluydu, Allah'a şükür. Gözlerini bir yere dikiyor, kendi başına hareketler ve sesler çıkarıyor, bacaklarını havaya kaldırıyor, bir de ağzında emziğini tüttürüyor. Değmeyin keyfine. Yanına yatınca, yüzünü bana çeviriyor ve sonra her zaman yaptığı gibi, burnumu yalamaya başlıyor. Çok sever tontişçik, burun yalamayı. Öyle küçük olduğuna kanmamak lazım, dişleri çıksın, anne sütü dışında bir şeyler yemeye başlasın, iyice hırpalayacak bizi.
Genellikle, yüzümü ona yanaştırdığımda, başka yönlere bakmayı tercih ediyordu, fakat bu sabah öyle yapmadı. O da bana baktı. Eliyle de aradabir yüzümü okşuyordu. Gerçi arada elini ağzımın içine de hiç rahatsız olmadan sokuyor, dişlerime ve dilime de dokunuyordu. Kendisi normal insanların rahatsız olduğu tükürük gibi maddelerden hiç rahatsız olmaz. Hatta kendi ayağını bile memnuniyetle yalayabilir. Gerçi el yalamak kadar tadı hoşuna gitmiyor, ama aradabir tadına bakmayı gerekli buluyor yine de.
16 Ağu 2008
bıcı bıcı macerası
Yeni oyuncak fikri: mekanik el
15 Ağu 2008
Antropolojik Sorular
Hangi insanlar, insan parmağı yerler?
Hangi insanlar buldukları parmakları yalayıp yuttuktan sonra, etraflarına kollarını sallayıp, başka el yok mu diye bakınırlar?
Dudağını yalaya yalaya dudağı kaybolan türler nelerdir?
Kendi kendine yattığı yerde, sürekli bacaklarını hareket ettirerek, sanki koşarmış veya yüzermiş gibi yapan insan türlerine ne denir?
Bir kişiye göz diktiler mi, gözlerini ondan almayan bebeklere bir örnek verebilir misiniz?
Kendi kendine oynayıp, cıvaklayan, sanki ortada çok heyecanlı bir olay oluyormuş gibi hareketler yapan insan topluluklarından örnek olarak kimi biliyorsunuz?
Bacakları havada asılı uyuyabilen insanlar kime benzer?
Tüm sorulara yanıt olarak Özgür Emin, nam-ı diğer tombiş tombalakcan verilebilir. Fakat muhtemelen kendisi gibi başka tuhafımsı minik insancıkların da bu özelliklerinin çoğu ortaktır.
14 Ağu 2008
Emziği Ağzına Alma Mücadelesi
9 Ağu 2008
Çeşme yolculuğu
5 Ağu 2008
Anne & Bebek iletişimi
Özgür Emin bebeğim, beni sanki hissediyor. Konuşmasak da birbirimizi kalpten hissettiğimize inanıyorum. Geçen gün çok üzgündüm ve uzun bir süre ağladım. Ben ağlarken gözlerimin içine buruk bir şekilde baktığını hissettim. Benim acımı anlıyor ve bana destek olmak istiyormuş gibi bir havası vardı. Beni güldürmek ister gibi şirinlikler yapıp, gözlerinin içiyle bana gülümsüyordu. Ben de bebeğimiz ağlamadan önce sanki hissediyorum. Bazen bebeğimiz uyurken bir ara aklıma geliyor ve yanına gidiyorum, bakıyorum ki canım uyanmış yatağında kendi kendine oyunlar oynayıp sesler çıkartıyor. Beni görünce de sevincinden ne yapacağını şaşırıyor. Çok tatlı bir bebek..Maşallah :) Bebeğimizle aramızda çok güçlü bir iletişim var. Anne ile bebek yakınlaşması bu olsa gerek.
Dünden bugüne Özgür Emin
Sabah erken saatlerde...
28 Tem 2008
Parmak yakalama oyunu
Bazen elim boşta dururken de beni avlıyor. Bir bakmışım, serçe parmağımdan yakalamış beni. Kendisine doğru çekmeye çalışıyor. Bıraksak bizi yiyecek herhalde :)
Goz takibi
ilk ayrılığımız
Ozgur Eminin Hareketleri
Özellikle burun emmeyi çok seviyor.
Üzerine örtüsünü serdiğimizde, hemen bacaklarını havaya kaldırıp hareketler yaparak, onu atmaya çalışıyor. Eğer örtünün ucu, yüzüne doğru gelirse, bu sefer elini ona doğru götürüp, emmeye çalışıyor.
Ellerini göbeğinin üst tarafında birleştirip, ağzına doğru çekiyor. Ağzının içine sokuyor ve yalıyor. Tek elini ağzına götüremiyor, ancak bu şekilde elini ağzına götürebiliyor.
Emziği, ulaşabileceği hizada tutuyorum. Ağzını açıyor. Sonra ellerini emziğe doğru uzatmaya çalışıyor. Fakat istediği gibi ellerini kontrol edemediğinden, emziği kavrayıp ağzına götüremiyor.
Sabah 5-6 gibi uyanıyor. Genellikle 8'e kadar cıvıldıyor kendi başına. Sonra yine uyuyor. Sonra 9-10 gibi yine uyanıyor. 12-13'e kadar yine ayakta oluyor. Arada bazen 15-30 dakika yine uyuyor.
Benim bilgisayarımın yanında yastık koyuyorum. Yastığın ortası uzunlamasına oyuklu. Oraya yatırıyorum. Çoğu zaman orada sessiz ve mutlu duruyor. Ağlamıyor. Bazen kendi kendine hareketler yapıyor. Beni izliyor.